BIR MEKTUP

Siz hiç bir kadin vücudu sevdiniz mi?

Siz hiç bir erkek vücudu sevdiniz mi?

Görmüyor musunuz bunlarin tipatip ayni oldugunu,

Bütün uluslarda, bütün çaglarda, bütün dünyada?

Kutsallik varsa, en basta insan vücudu kutsaldir.

Sizlere "Merhaba" demek bana anlatilmaz bir mutluluk ve heyecan veriyor. Çok sevdigim Amerika'li sair Walt Whitman'in sözleriyle düsüncelerini ulastirmayi deniyorum. Yani benim nasil düsündügüm yukarida çok açik olarak 'verili'.

Aslinda anlatacak çok seyim var. Nereden baslanabilir ki?! Madem sevgi ile baslamis oldum, devam etmeye çalisayim.

Canim neye sikiliyor biliyor musunuz? Sevginin önemini kavramis ya da -kavramis gibi yapan insanlar ki bu insanlar her firsatta orada burada sevgi vaazlari verip dururlar, çogu zaman sevgiyi sinirlandiriyorlar. Demek istedigim bilerek mi yapiyorlar yoksa farkinda degiller mi bu sinirlamanin. Hepiniz aslinda burada yazmaya çalistigim düsünceleri çok yakindan biliyorsunuz. Bence 'sevgi' yi en iyi anlayan sizler, bizler süphesiz ki bu sinirliligin acisini çekiyorsunuz, çekiyoruz. Nasil bir sinirliliktan mi bahsediyorum? En genel tanimlama ile bu sinirlilik söyle ortaya konabilir saniyorum; erkek kadini sevebilir, kadin da erkegi. Elbette bir kadin ya da bir erkek kediyi, çocugu sevebilir. Benim burada ele almaya çalistigim sevgi, içinde cinselligi barindiran, diger bir degisle aski barindiran bir sevgi. Bu arada bir ayrimdan söz etmek istiyorum. Buna ne derece katilirsiniz bilemiyorum ama ben uzun süreden beri böyle düsünüyorum. Ikisi arasinda, yani 'sevgi' ve 'ask' arasinda en temel olarak cinsellik ayrimi var. Kanimca sevgi, cinsellik yasanmadan ya da yasanamadan da varligini sürdürebilir. Sevgi cinselligi dislar mi? Elbette hayir. Sevgi için tensel dokunuslar yetebilir örnegin. Ya da zamana ve mekana bagli degildir sevgi. Bu yüzden ben birisini, bu erkek de olabilir kadin da, çok uzaklarda olsa bile bu insan, sevebilirim. Ve bu beni ayakta tutmaya yetebilir.

Ask ise öncelikle cinsellige yol açar kendi içinde. Asik bir insan sevismelidir. Sevisemiyorsa ask uzun süreli olamaz. Ben gecelik iliskileri 'ask' sinifina sokmuyorum. Ingilizce'de 'LOVE' hem sevgi hem de ask olarak kullanilirken Türkçe'de 'sevgi' ve 'ask' diye iki güzel kavram vardir. Buna ragmen ben sevgilime kisaca 'seni seviyorum' yada 'sana asigim' diyebiliyorum. Ama çogunlukla bu iki kavrami yerli yerinde kullanmiyoruz. Bir saat içinde tanistigimiz bir insana 'sana asik oldum, oluyorum' yerine pat diye 'seni seviyorum' diyoruz. Sevgiye haksizlik etmiyor muyuz? Sevgi cinselligi dislamaz dedim ya, eger cinsellikle birlikte yasanirsa bu sevgi çok daha güçlü olur, dolayisiyla da daha kalici ve güvenilir.

Sevgiye getirilen sinirlamadan bahsediyorduk. Bugün içinde bulundugumuz durum, ögretilmisligin bir sonucu olarak, sapiklik, sapkinlik, igrençlik olarak degerlendirilirdi eger açiklasaydim herkese. Neyi açiklayamiyorum? Ben bir erkegi sevebilirim, ona asik olabilirim, tipki bir kadina oldugum gibi. Ögretilmislik diyorum çünkü, her pipisi olan erkektir. Ya da tam tersi her kutusu (Müjdat Gezen'in dedigi gibi) olan kadindir. Bunun ötesi yok.

Toplumun genel istegi ile olusan normlar, kurallar bir önceki dönemlerde olusmus olanlari bir anda silip atabiliyor ve yerine yenilerini koyabiliyor. 'Genel istek' dedim ya, azinligi olusturanlar hep vardir ama arada kaynayip giderler ve zaman zaman bizler gibi topluma zararli, yakilmasi gereken sapiklar (!) olarak ortaya çikabilir. Düsünebiliyor musunuz, (ilkel) toplumlarda hala cinsellik farki göz önüne alinmiyor da, kendilerini modern diye tanimlayan insanlar bizim gibi düsünenleri hali alti etmeye çalisiyor. Kim ilkel, kim modern? Neye göre belirleniyor bu?

'Toplum böyle istemis, sesini çikarma !' seklindeki yaptirimlar umurumda degil. Ben de toplumun bir parçasiyim. Benim isteklerim niye disarida tutuluyor? Ben mutsuzsam, kurallari hiçe sayarim. Kolay olmaz ama gizli de olsa yaparim bunu. Kim koyuyor ki bu ahlak kurallarini? Hiç degismeyecek seyler degil ki ... Ayrica eminim ki bu kadar siki denetim altida ezilmis ama kendini ortaya koyamamis, çogunluk içinde eriyip gitmis yüzlerce azinlik 'ezik' ler var. Pek de öyle azinlik sayilmayiz aslinda. Hepiniz duymussunuzdur. Bir erkek bir baska erkegi seviyordur 'deliler gibi', onunla bir seyler de yasamistir ama toplumun acimasiz, ön yargili kurallar tarafindan birer 'korkak', 'zavalli' durumuna gelmis ve bir 'kiz' ile evlenmistir. Sonra bir ömür baci-kardes iliskisine benzer bir evlilik..... Saglikli, sapik olmayan, toplum bireyleri yetistirecegiz ya, mutlu musun, degil misin ? kimin umurunda!!

Su çok garip,tamam iste burada da ben suçluyorum toplumu ama 'sinirliliga' kadin-erkek cinsi arasindaki keskin ayrimciliga karsi çikanlar bile bir çok zaman kendilerini sinirlandiriyorlar. Nasil mi? Çok kaba olarak, yatakta hemen roller dagitiliyor, maskeler takiliyor. Kadin(mis), erkek(mis) gibi yapiliyor ve birisi etken digeri edilgen oluyor!!? Nasil bir zihniyet bu ? hani bizler bu ayrimciligin karsisinda duruyorduk? En gizli, en özel hatta en kirli diye nitelendirilse bile egemen çevrelerce, aslinda masum ve temiz yer alan yatak odasinda neden hala bu güvensizlik ya da ne bileyim, ögretilmislik? Bunlarin üzerinde durmak gerekli sanirim. Maskeler toplumun içinde, isyerinde zaten takiliyor. Güvendigin, seçtigin, asik oldugun ya da sevdigin birisiyle birlikteyken tüm maskeler esikte birakilsin....

Benimle iletisim kurmanizi isterdim. Ben ODTÜ'de okuyorum. E-mail adresime isterseniz görüslerinizi yollayabilirsiniz. Belki de ben sinirli düsünüyorum, eksik düsünüyorum. Böyle düsünüyorsaniz, hiç olmazsa dergiye yanit niteliginde bir seyler yazin. Sinir bozucu kurallar arasinda en az sekilde üzgün olarak yasamaniz en içten dilegim. Hosçakalin.

PASSOLINI

e-mail: e07234@orca.cc.metu.edu.tr

Içindekiler

 

home

This page is maintained by Lambda, Istanbul